Arabuluculuğa başvuru dahil tüm süreç tarafların iradesindedir. Dilediklerinde süreçten çekilebilir, anlaşıp anlaşmama sürece devam edip etmeme konusunda tam bir serbesti içindedirler. Arabuluculuk sürecine arabulucunun tarafsızlığı, tarafların eşit haklara sahip olması, başvuru dahil sürecin gizliliği ile beyan ve belgelerin kullanılamaması gibi temel ilkeler hakimdir. Süreç sonunda taraflar bir anlaşmaya varırlarsa, anlaşılan hususlar hakkında dava açılamaz.
Arabuluculuk usulü, uyuşmazlıkların mahkemeye taşınmadan önce veya sonra arabuluculuk yoluyla çözülmesine imkan tanır.
Önceden dava açılmadan, taraflardan biri arabulucuya müracaat edebilir. Diğer taraf, uyuşmazlığı arabuluculuk süreciyle halletmeye razı olursa, sorun arabuluculuk aracılığıyla çözülebilir. İşçi-işveren anlaşmazlıkları veya ticari ihtilaflar gibi konularda, dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması gereklidir.
Davanın açılmasından sonra, hakim taraflara arabuluculuğun avantajlarını anlatarak, meseleyi arabuluculukla çözmelerini önerebilir. Hakimin yönlendirmesiyle veya bağımsız olarak, bir taraf arabuluculuk önerisini kabul ederse, uyuşmazlık arabuluculuk vasıtasıyla çözülebilir.
Arabuluculuk, gönüllü bir süreçtir: İşçi-işveren meseleleri veya ticari anlaşmazlıklarda dava öncesi arabuluculuğun zorunlu olduğu durumlar olsa da, taraflar anlaşma sağlayamazsa dava yoluna da başvurabilirler. Arabuluculuk sürecinde, taraflar arabulucu seçme, süreci sonlandırma ve kendi çözümlerini üretme konularında serbesttirler.
Arabuluculuk, gizli bir süreçtir: Arabuluculuk görüşmeleri sırasında tarafların birbirlerine sunduğu bilgi, belge ve çözüm önerileri gizli tutulmalıdır. Gizlilik ihlali, tarafların anlaşmalarına aykırı hareket etmedikçe yasal yaptırımlara tabidir.
Arabuluculuk, tarafların eşit statüde olduğu bir yöntemdir: Taraflar, sürecin her aşamasında eşit haklara sahiptirler. Meslek, pozisyon, mali durum veya hukuki haklılık gibi faktörler önemli değildir.